Bugün Osmanlı Tuğrası hakkında tüm detayların bulunduğu bir rehber hazırladık. Yüzük, kolye ve bileklik modellerimizde de sıkça rastladığınız ecdadımızın bu özel nişanesi hakkında tüm bilgileri aşağıda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar…

Çoğumuzun Osmanlı İmparatorluğu`ndan bildiğimiz Tuğra aslında bir Türk geleneğidir. Tuğra, daha Osmanlı dönemine kadar olan en eski Türk boylarından kullanılmaya başlamış büyük Türk devletlerinin padişahlarının imzası, nişanesi olmuştur.

Tuğra, Osmanlı İmparatorluğu`nda ise büyük önem taşımış aynı zamanda sanat değeri kazanmıştır. En eski Türklerden kullanılmaya başlasa da Osmanlı İmparatorluğu`nun hüküm sürdüğü 624 yıllık muhteşem saltanatında tuğranın böyle değer kazanması onun Osmanlı Devleti`yle özdeşleşmesini sağlamış Osmanlı Tuğrası ibaresi ortaya çıkmıştır.

İlk başlarda sadece padişahın mührü, imzası olarak kullanılan Osmanlı Tuğrası bir süre sonra ticari amaçla da kullanılmış, ihtişamlı görünümüyle mimaride, madeni paraların üzerinde, zamanla objelerin üzerinde kendine yer edinmiş, günümüzde de kendi popülaritesini koruyarak yüksek sanat değeriyle el sanatlarında kullanılan, özellikle erkek gümüş yüzük modelleri olmakla erkek takı tasarımlarını ve dekoratif aksesuarları süsleyen Osmanlı motiflerinden biri haline gelmiştir.

Osmanlı Tuğrası’nın padişahın imzası olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Ama tuğra bir imzadan daha fazlasıydı. İlk Osmanlı padişahından başlamış sonuncu padişaha kadar gelişerek değişmiş, Cumhuriyet`in ilan olunmasıyla bu geleneğe son koyulmuştur ve dolayısıyla bu kadar fazla değişikliğe uğrayan tuğraya zaman  zaman eklemeler yapılmış veya çıkarılmıştır.

Peki tam olarak Osmanlı Tuğrası nedir? Osmanlı Tuğrası anlamı nedir? Bu sorulara siz de cevap arıyorsanız yazının devamı bu soruları yanıtlayacaktır.

Osmanlı Tuğrası Nedir?

osmanlı tuğrası nedirOsmanlı tuğrası eski Türk boylarında, Osmanlı`nın Türkçülük ve devletçilik geleneklerini miras aldığı eski Türk devletlerinde mevcut olan tuğralar ile aynı anlamı taşımaktadır.

Şöyle ki tuğra kelimesi, Arapça’da “tevki” yani “iz bırakma” anlamına gelmektedir. Farsça’da “nişan” yani “işaret” kelimesinin karşılığıdır. Zaten Osmanlı kaynaklarına bakıldığında tuğraya “tevki”, “nişan-i şerif” de denildiği görülmektedir. Ayrıca “tevki-i hümayun”, “nişan-i hümayun”, “misal-ı hümayun”, “tuğra-yı garra”, “nişan-ı şerif-i alişan” gibi tabirler de kullanılmıştır.

Tuğranın eski Türk geleneklerinde var olduğunu Mahmut Kaşğari`nin Divanü lugat`it-Türk eseri onaylıyor. Bu kitapta bu kelimenin aslının tuğrağ kelimesinden geldiği ve Oğuz hanlarının nişanı olduğu söyleniyor. Farklı Türk boylarında tuğrı, toğru, tuğru veya doğru kelimelerinden gelen tuğra kelimesi doğrulanan, onaylanan, tasdik edilen anlamını taşır.

Görüldüğü gibi Osmanlı tuğrası da işlevi ve anlamı itibariyle diğerleriyle aynı olmakla padişahın kendinden nişan koyması, işaret bırakması olarak açıklanıyor. Osmanlı döneminden kalan fermanların alt kısmındaki “Alamet-i şerifime itimat kılasız” cümlesi de bunun doğruluğunu ispatlıyor.

Osmanlı tuğrası aynı zamanda padişahların mühür yüzükleriydi. Serçe parmaklarına taktıkları tuğra yüzükler veya mühür yüzükler değerli taşlarla ihtişamlı bir şekilde süslenirdi.

Osmanlı Tuğrası Anlamı

osmanlı tuğrası anlamı

Osmanlı tuğralarının kendine has ihtişamı, güzelliği vardır. Çünkü tuğralar Osmanlı döneminde çok yaygın olarak kullanılan, İslami sanatlardan biri olan ve kendi zarifliği, inceliğiyle seçilen hat sanatıyla yazılıyordu. Osmanlı tuğraları hat sanatıyla yazılmasından dolayı büyük üne kavuşmuş hatta bir süre sonra hat sanatının bir kolu haline gelmiştir.

Osmanlı Tuğrası anlamı nedir? Nasıl yazılıyor? Tuğra nelerden oluşuyor?

36 Osmanlı padişahının her birinin kendine has özel tuğraları olmuştur. Tuğralar her padişaha özel olarak yazılmış, zamanla değişikliklere uğramış, tam anlamıyla Fatih Sultan Mehmet döneminde gelişmiş, kalıplaşmıştır.

MUTLAKA OKUYUN:   30 Farklı Sembolün Sahibi: Osmanlı Devlet Arması!

Osmanlı Tuğrası sere, beyzeler, tuğlar ve kollar olmakla dört bölümden ibarettir. Her bir bölümün kendine ait anlamı vardır. Ama Osmanlı Tuğrasının esas kısmını kürsi de denilen sere kısmı teşkil etmektedir. Aynı zamanda bu kısım Osmanlı padişahlarının tuğralarını birbirinden ayıran esas kısımdır.

Osmanlı Tuğrası anlamı itibariyle padişahların adı ve baba adını kendinde ihtiva ediyor. Bazı padişahların tuğralarında lakapları da yer alıyor ki resmi evraklarda çekilen tuğralarda buna yer verilmemektedir. Tuğranın kürsi kısmında da tam olarak tahtta olan Osmanlı padişahının adı ve baba adı yazılmaktadır.

Osmanlı Tuğrası aşağıdan yukarıya okunacak şekilde çekilmektedir. Bu nedenle de en alt kısımda padişahın adı üstünde ise baba adı yazılıyor. Tuğralara göre bu yazılma şekli değişmekle tek satırda da yer alabiliyor. Sonuçta her hattatın kendine has yazma stili vardı ve bir tuğrayı sadece bir kişi yazmazdı, farklı hattatların ve nişancıların elinden çıkardı.

36 Osmanlı padişahından sadece 35 tuğra biliniyor. Çünkü Osman Gazi`ye ait tuğra günümüze kadar ulaşmamıştır. Osman Gazi`ye ait tuğranın olabileceği bu döneme ait bir paranın üzerinde yazılan “Osman bin Ertuğrul bin Gündüz Alp” ibaresinden yola çıkılarak söylenmektedir.

Orhan Gazi`den beri bilinen tuğraların da kürsi kısmında tam olarak böyle yazılmıştır: “Orhan bin Osman”. Bin Arapça’da oğul anlamına gelmektedir. Zamanla kürsi kısmındaki yazılar değiştirilmiş, Yıldırım Bayezid döneminde buraya han kelimesi eklenmiş, ibare “Bayezid bin Murad han” şeklinde olmuştur. “Murad oğlu Bayezid han” anlamına gelmektedir.

II Murad`dan itibaren ise “muzaffer” kelimesi eklenmiş, Osmanlı Tuğrası anlamı daha da derinleşmiştir. Bu dönemden itibaren han kelimesinden sonra muzaffer kelimesi de kullanılmaya başlanmış Fatih Sultan Mehmet döneminde ise bu ibare “muzaffer daima” (Mehmed bin Murad han muzaffer daima) olarak yazılmıştır.

Yavuz Sultan Selim`in tahta geçmesiyle onun şehzade döneminde de tuğrasına eklettiği “şah” kelimesiyle birlikte Osmanlı Tuğrası’na hem şah kelimesi gelmiş hem de “muzaffer daima” kelimesi “el muzaffer daima” olarak okunmaya başlanmıştır. Şah ibaresi farklı dönemlerde bir kaç defa tuğradan çıkarılmış ve eklenmiştir.

Hat sanatıyla yazılan tuğralar mükemmel görünüme sahiplerdi. Hattatlar en iyi tuğra çeken, en güzel süslemeyi yapan olmak uğrunda adeta savaş verirlerdi. En mükemmel  çekilmiş tuğra II Abdulhamid`in tuğrasıydı. Hattat Sami Efendi`nin çektiği bu tuğra “Tuğraların padişahı” olarak biliniyordu. Hattat Sami Efendi Osmanlı döneminde yaşayan en iyi hattatlardan biriydi.

 

Bu İçeriği Oyla!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir