Amentü kelimesi, Arapça’da “inandım” anlamına gelen bir terimdir. Kur’an-ı Kerim’de üç farklı yerde kullanılan bu kelime, İslam’ın temel inançlarını özlü bir şekilde ifade etmektedir. Şura Suresi’nde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s) tarafından “Amentü” demesi emredilmiştir. Ayrıca, Amentü Billahi olarak da adlandırılan Amentü duası, İslam dininin iman esaslarını özetleyen bir dua olarak bilinir. İşte, İslam’ın inanç temellerini kısaca ve anlamını taşıyarak ifade eden Amentü Duası‘nın okunuşu ve anlamı için doğru kaynaktasınız.
Amentü Duası, Kur’an-ı Kerim’de üç farklı ayette geçen ve kısaca ifade edilebilecek bir terimi temsil eder. Müslüman topluluğu için büyük bir öneme sahip olan Amentü duası, İslam dininin inanç esaslarını özgün ve özlü bir şekilde ifade eder. Günümüzde Amentü Billahi olarak da anılan bu dua, Türkçe anlamı, Arapça yazılışı, meal çevirisi ve faziletleri hakkında ayrıntılı bilgiler sunar. Amentü duasının Türkçe okunuşu, Arapça yazılışı ve diğer önemli ayrıntılar aşağıda sizleri bekliyor.
Amentü Duası Okunuşu
“Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve’l-yevmi’l-âhiri ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mine’llāhi teâlâ; ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakk eşhedü en lâ ilâhe illâllāh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh.”
Amentü Duası Anlamı
“Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman ettim. Ölümden sonra diriliş gerçektir. Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim.”
Mutlaka Okuyun > Manevi Mühür
Amentü Nedir?
Amentü, Allah’ın varlığına ve birliğine olan inancı, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan kaynaklandığına olan imanı dile getiren önemli bir ifadedir. Bu kelime, İslam dininin iman esaslarını öz ve özlü bir şekilde ana hatlarıyla ifade eden bir terimdir.
Amentü Duası Fazileti
“İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allâh’ın indirdiği bütün kitaplara inandım…” (Şûrâ, 42/15; Ayrıca bk. Yûnus, 10/90; Yâsîn, 36/25).
AMENTÜ DUASI OKUNUŞU, Amentü Billahi Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Faziletleri Ve Ayrıntılı Meali
Âmentüde sıralanan ve Ehl-i sünnet inancına bağlı her müminin kabul etmesi gereken bu iman esasları, Kur’an’da çeşitli ifadelerle bulunur. Bir yerde müminin vasıfları olarak Allah’a, âhiret gününe, meleklere, Kitap’a (Kur’an’a) ve peygamberlere olan imanları vurgulanırken (el-Bakara 2/177’de), başka bir yerde ise müminlere “Allah’a, peygamberine (Hz. Muhammed’e), O’nun indirdiği Kitap’a (Kur’an’a) ve önceki Kitap’a” iman etmeleri emredilir (en-Nisâ 4/136’da).
Buna karşılık, Allah’ı, melekleri, kitapları, peygamberleri ve âhiret gününü inkâr edenlerin derin bir sapkınlığa sahip olduğu vurgulanır (ilgili ayetlere bakınız). Bu ayetlerde, farklı biçimlerde sıralanan iman esasları, Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere ve âhirete inanmayı içerir; ancak geleneksel âmentü metni içinde yer alan kader, yani hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanç bu ayetlerde özellikle belirtilmemiştir. Âmentüdeki iman esaslarının sayısı ve içeriği, hadislerde de değişiklik gösterir. Örneğin, Buhârî’nin naklettiği Cibrîl hadisinde “İman nedir?” sorusuna, “Allah’a, meleklerine, Allah’ın görüleceğine, peygamberlerine ve ölümden sonra dirileceğine inanmak” (Buhârî, “Îmân”, 37) cevabı verilerek bu beş farklı ilke sıralanmıştır ve kader burada zikredilmemiştir. Ancak İbn Hanbel (Müsned, I, 21), Müslim (“Îmân”, 1), Tirmizî (“Îmân”, 4), İbn Mâce (“Muḳaddime”, 9), Ebû Dâvûd (“Sünnet”, 17) ve Nesâî’nin (“Îmân”, 4) rivayetlerinde, “hayır ve şerrin Allah’tan geldiği kader ile birlikte inanç” diğer ilkelere ek olarak ifade edilmiştir.
Tirmizî’nin başka bir rivayetine göre, Hz. Peygamber, “Âmentü” kelimesiyle başlayan bir hadisinde (“Fiten”, 63), “Ben Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve âhiret gününe inandım” ifadesini kullanmıştır. Bu hadiste de iman esaslarının yine beş temel konuda yoğunlaştığı görülüyor ve âmentü duasının tam metninin (“وبالقدر خيره وشرّه من الله تعالى والبعث بعد الموت حق أشهد أن لا إله إلا الله وأشهد أن محمدًا عبده ورسوله”) eksik olduğu anlaşılıyor. İman esaslarını bu şekilde topluca özetleyen bazı ayetler ve hadislerde kader inancının öne çıkmaması, muhtemelen kaderin Allah’ın ilmi, iradesi, gücü ve yaratma yeteneği içinde bulunan bir kavram olmasıyla ilgilidir. İslâm’ın kader inancının eksik olduğunu iddia eden Mu’tezile ve bazı modern araştırmacıların öne sürdüğü gibi değil. Aslında İslam’da kader inancının öne çıkarıldığı bazı ayetler ve hadisler bulunmaktadır (ilgili bölüme bakınız).
Aslında İslam literatüründe iman esasları öncelikle “Allah’a, peygamberlere ve âhiret gününe inanç” şeklinde özetlenmiştir. Daha sonra, kelime-i şehadetin ifadesinde olduğu gibi, imanın temeli “Allah’a ve Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanç” şeklinde iki temel noktada özetlenmiştir. Son yaklaşıma göre, Peygamber’e olan inanç, Allah’a olan inancın temelini oluşturur; çünkü âhiret, Allah’ın yaratma eylemlerinden biridir. Bu nedenle, Allah’a olan inanca sahip olunduğunda diğer iman esasları doğal olarak kabul edilir. Hz. Peygamber, imanı, “Allah’tan başka ilâh olmadığını tasdik etmek” olarak tanımlamıştır ve “Allah’tan başka ilâh olmadığını kabul eden cennete girecektir” şeklinde müjdelemiştir. Bu ifadelerle, imanın özünü ve temelini açıklamıştır (Müslim, “Îmân”, 33; Tirmizî, “Îmân”, 5; Tirmizî, “Îmân”, 17).
